Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | kolay etkilenen | suggestible adj. | ||
He was highly suggestible. Oldukça kolay etkilenen biriydi. More Sentences |
||||
General | kolay etkilenen | susceptible adj. | ||
Children and teenagers are particularly susceptible to advertising. Bilhassa çocuklar ve gençler reklamlardan daha kolay etkilenirler. More Sentences |
||||
General | kolay etkilenen | impressionable adj. | ||
General | kolay etkilenen | impressible adj. | ||
General | kolay etkilenen | tremulous adj. | ||
General | kolay etkilenen | bowable adj. | ||
General | kolay etkilenen | impressionistic adj. | ||
General | kolay etkilenen | ductile adj. | ||
Idioms | ||||
Idioms | kolay etkilenen | (with) a faint heart adj. |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | kültürel araçlar vasıtasıyla kolayca yayılan, özellikle çocukları ve kolay etkilenen insanları etkileyen yaygın bir düşünce ya da düşünce şekli | meme n. |
Phrasals | ||
Phrasals | (bir şeyden) kolay etkilenen | susceptible to (something) adj. |
Idioms | ||
Idioms | yumuşak başlı ve kolay etkilenen kimse | nose of wax n. |